January 27, 2022 | Yazar: Yağız Külekçi

No Country For Old Men | Kaosun Hükmü

blog-feature-image

İyinin ve kötünün savaşının, haklı ve haksızın çatışmasının, güzel ve çirkinin kavgasının bir anlamı kalmadı evlat. İnsanlık televizyonla yeni tanışırken bir bakmışsın telefonlar herkesin cebine sığıyor. Geceleri evlerimizin kapısını açık bırakırken şimdi 3 kere kitliyoruz. İstikrar ve düzenden bahsediyorum!…

Bir kişi dışında herkesin öldüğü kartel çatışmasından para çantasını çalan Llewellyn Moss olayın akşamında son kalan kişiye su getirmesiyle kendini bir çatışmanın ortasında bulur. Çünkü Anton Chigurh gps ile çantayı takip etmektedir. Yaralansa da kaçmayı başarır. Eee sonuçta iyilik yaptı değil mi? Clint Eastwood’un “İyi” si gibi ettiğini bulmalı.

Her şeyi şans ile belirleyen Chigurh ise saf bir psikopat. Bir benzinlikte başka bir adamın kaderini sadece yazı tura ile belirleyebiliyor. Filmin başında gördüğümüz katilin bir amacı olduğunu düşünme hayallerimiz yavaş yavaş suya düşmeye başlıyor. Fakat burada hala amacı olduğuna inanmak istiyoruz. Tek karşılaştığımız şey ise karmaşık bir katliam.

İki karakter bir motel sahnesinde yüz yüze olmasa da karşılaşıyor fakat Moss zekice planı ile kaçmayı başarıyor. Daha sonrasında ise otelde karşılaşma oluyor ve ikisi birbirine ateş etse de Moss yine kaçmayı başarıyor. Para çantasını nehre atıyor ve sınırdan Meksika’ya geçiyor. Gözünü hastanede açıyor ve bakıyoruz ki karma gerçekten işliyor, Moss’u kurtarmışlar. Çantayı getirmesi karşısında ona koruma sağlayacak başka bir kiralık çalışan Carson Wells’in teklifi Moss tarafından reddediliyor. Ve Carson Wells oteline dönüyor. Ama içimiz rahat sonuçta oynayan kişi Woody Harrelson filmin sonuna dahil olacaktır emin olabiliriz değil mi? Tabi ki hayır, Chigurh Wells’i takip edip onu öldürüyor.

Başka bir tarafta ise olayı karakterlerden biraz geriden takip eden ihtiyar şerif Tom Bell olayların hızına, batının vahşiliğine ve hâkim olan kaosa anlam vermeye çalışıyor. Tanıdık geldi mi? Aynı biz seyirciler gibi adalet ve amaç bekliyor.

“Ana karakterimiz Llewellyn Moss kamerada gözükmeden tamamıyla alakasız biri tarafından öldürüldü.”

İşte filmin patladığı yer burası oluyor. Coen kardeşler umutlarımızı yerle bir ediyor. İki karakterin düellosunu göremediğimiz gibi film boyunca ilahi adalete kavuşacağını düşündüğümüz Moss öylesine birisi tarafından öldürülüyor. Buradan itibaren artık “ne oluyor lan burada?” diyoruz.

Şerif Bell akşamında cinayet mahalline son bir kez bakmak için otelin kapısını kırıp kapı eşiğinde bekliyor. Ama büyük bir sorun var, Chigurh kapı arkasında bekliyor. Fakat tek gördüğümüz Bell’in eski halinin bir gölgesi oluyor ve Bell çekip gidiyor. Bizse sadece film boyunca gerilim tepeye dayandığı fakat olayın gerçekleşmediği bir sahneyle daha karşılaşıyoruz.

Haftalar sonra Moss’un karısı Carla’nın evinde Chigurh’un beklediğini görüyoruz. Ve yine yazı tura seçeneğini sunuyor. Ama Carla biz seyirciler gibi bunun anlamsız olduğunu söyleyip yazı turayı reddediyor. Ve yine tek gördüğümüz sadece Chigurh’un evden çıkışı oluyor. Chigurh arabayla giderken ona yandan araba çarpıyor. İşte burada tekrardan biz saf ve uyuşuk seyircilerin adalet umudu yeşeriyor. Polis sirenleri yaklaşıyorken Chigurh para karşılığı bir çocuğun gömleğini alıp kolunu sarıyor ve yürümeye başlıyor…

Aramızda belki ilahi adalete belki karmaya inananlar vardır. Sonuçta hepimiz iyi kötüyü bildiğimizi, iyinin kazandığını kötününse kaybettiğini sanıyoruz veya umuyoruz. İhtiyarlara Yer Yok ise iki film türü; iyinin ve kötünün olduğu Western’ı ve gri karakterlerin olduğu Film Noir’ı harmanlıyor ve bize saf kaosu sunuyor. Hayatımızdaki bazı saf beklentileri yıkıyor ve tek ilahın olasılıklar olduğu bir evrenle baş başa bırakıyor.

Devrimizde artan inançsızlık, umutsuzluk, karamsarlık ve amaçsızlıkta ihtiyarlara yer olmadığını anlatıyor. Eski düşünceler ve eski kafalar aynı Bell gibi anlamsız bakışlarla bize bakarken öbür tarafta ise Chigurh’un peşinden gittiği anlamsız kaos yatıyor. Bu probleme bir çözüm olarak ne sunulabilir ben de bilmiyorum. Şu ana kadar yazdıklarımı ve şimdi yazacaklarımı belki de kimse umursamayacak. İşte burada benim de yöntemim kendime ihtiyacıma göre bir amaç belirlemek ve bu amaç doğrultusunda kendimi kandırmak. Bu amaçlar doğrultusunda da evrenin koca tarihinde hiçbir anlam ifade etmeyecek başarılar elde etmeye çalışıyorum. Daha amaçlarımı kaybetmedim ki o yüzden burada TED ailesi için kendi çapımda bir yazı yazıyor ve belki de kendimi ve sizleri biraz sorgulamaya davet ediyorum.

Bu kaosta, tek yol göstericimiz aklımızla sorgulayarak ve ihtiyarlamış, çürümüş düşünceleri geride bırakarak yol bulabileceğimize inanıyorum.

“Çünkü burada ihtiyarlara yer yok.”

🔥 Aidiyet Bülten'in 3. Sayısı Çıktı !